9 Şubat 2011 Çarşamba

Yaşlanmak da zorlaştı arkadaş

          Günden güne yaşlanıyoruz diyorlar ya hani, yalan. Yaşlanmak eskilerde kaldı.
          En başta hava şartları izin vermiyor yaşlanmaya. Düşünsenize kar kış demeden çalışıyoruz burada bir sıkıntı yok. Arabamıza biniyoruz veya otobüse, çalıştığımız yere vınn gidiyoruz. Hop iş, telaş derken başlıyor hayat koşturması. Peki kış nerede? Dışarıda kaldı. Ha diyelim ki yaz; peki sıcak nerede? Klima sağ olsun göremiyoruz bile. Bu kadar havanın sert etkilerine maruz kalmazsak, gereken kırışıklıklar oluşur mu yüzümüzde. Her şey bizim için  bakın. Teknoloji.
          Hadi cildi hava şartlarından kurtardık peki zaman? Onun da çözümü basit. Sevgili bilim insanlarımız bizi düşünmüşler. Kırışıklık mı ? Sür kremi anti-aging (adını da ne güzel bulmuşlar ne zeki insanlarımız var yahu). Kremler mi yetmedi biraz daha gençleşelim o zaman ne yapacağız ? Botox ve genciz. O da mı yetmedi gerdir, çektir derileri, aldır fazlalıkları. Neşter diye bir şey var yani. Bilim de bizim için.
          Her şey hoş beş güzel de bunlardan çok daha başka bir konu var ki işte o yaşlandırmıyor aslında bizi. En derin çizgilerimiz, kremlerin bile kapatamayacağı çukurlarımız, kocaman sıcacık gülümsemeler ve kahkahalarla oluşmaz mı suratımızda. Artık gülmüyoruz. İnsanımız tarlada-sokakta, soğukta-sıcakta çalışıp eve gelirdi. Zor hava koşullarını yenebileceği tek yer yuvasındaki mutluluk ve huzur değil miydi ? Hayat zordu belki ama hep bir mutluluk huzur vardı. Ne kreme ihtiyaç duyuyorduk ne de klimaya. Huzur vardı hayatlarda. Kahkahalar vardı yaşamlarımızda. Yapmacık gülümsemelere yer olmayan hayatlarda bencillik eser yoktu.
           Sürelim kremleri boş verin genç olmaya devam edelim biz en iyisi. Soğuk görmeyelim teknolojiyi kullanalım boş verin. Mutlu insan kırışıklıklarım olmayacaksa ne gerek var ki çukurlara. Ne de olsa yaşlandırtmıyorlar insanı.

Hiç yorum yok: